top of page
  • Black Instagram Icon

Körebe

Bölüm 2


Akşam yemeğinde Gökhan’ın Teyze’si Nurgül Teyze de masada yerini almıştı. Yine her zaman ki gibi koyu bir sohbetin içindelerdi. 
Nurgül Teyze
-    Gökhan’cığım nasıl derslerin, annene sordum matematik dışında her şey çok güzel dedi
-    Evet Nurgül Teyze matematik dışında her şey çok güzel.
-    Ben sana diyorum evladım ben sana matematik çalıştırayım benim matematiğim çok iyidir diye
-    Aman oğlum der babası Nurgül Teyzen sadece alışveriş yaparken kullanır matematiği ondan alacağın ders ile sadece indirimde daha ucuza nasıl bir şeyler alırsın konusunu öğrenirsin, gel boşver bu sevdadan vazgeç sen...
-    Aaaaa enişte öyle deme gerçekten matematiğim iyidir lisede de çok iyi idi. Hatırlamıyor musun abla sen söyle lütfen
-    Tamam tamam iyi idi sadece geometrin iyi idi o da Ercan Hoca’ya olan aşkından dolayı, sanki bilmiyoruz.
-    Olsun Ercan Hocanın gözüne girmeyi başardım ya sen ona bak…
-    Ya anne teyze yeter, bana ne Ercan hoca’dan ona olan aşkınızdan… dersi sordunuz bende söyledim. Yardım edecek misiniz yoksa etmeyecek misiniz?
-    Teyzen yardım etsin evladım. Madem iyi biliyormuş o yardım etsin. Yemekten sonra biraz bakın isterseniz. 
-    Bende bunu istiyordum zaten. Sağol Nurgül Teyzem benim. 
-    Sende sağol Gökhan’cığım bak görürsün Nurgül Teyzen sana matematikten 10 lar aldıracak
-    Hadi inşallah Nurgül’cüğüm dedi annesi ve neşe ile yemeğe geçtiler.
Yemekten sonra herkes kendi köşesine çekilmişti. Gökhan’ın babası Hamit Bey tv karşısına geçmiş annesi de mutfaktaki son düzenlemeleri yapmaktaydı. Teyzesi ve Gökhan da matematik notları üzerinden çalışmaktaydılar. Matematiğin zorluğundan sıkılan Gökhan’ı teyzesi zorla masada tutuyordu. Annesi içeriye elinde çay tepsisi ile girdiğinde derse ara veren Gökhan hemen koltuklara koşarak teyzesini masada yalnız bıraktı. 
-    Gökhan ne oldu ya, çayı keki görünce unuttun dersi, beni masada yalnız bıraktın?
-    Öyle oldu teyze kusura bakma, sıkıldım biraz. 
-    Bak ya bir de açık sözlü kerata.
-    Kızma teyze’ciğim
Çay ve kek servisi yapılırken konuyu Hamit Bey açtı. 
-    Betül gördün mü alt kata yeni taşınanları?
-    Gördüm Hamit, gördüm… ama onlar beni göremedi.
-    Ne demek o Betül?
-    Anne ve iki çocukları taşındılar. Çocuklardan biri, erkek olan görme engelli. Kız da ondan 2-3 yaş daha küçük. Onda bir engel söz konusu değil sadece abisinin eli ayagı olmuş durumda. Babalarını da birkaç sene önce bir kaza da kaybetmişler ve ekonomik olması içinde buraya taşınmaya karar vermişler. Şimdi oğlana okul arıyorlarmış. Dönem arası olduğu içinde hangi okula vereceklerini bilemiyorlarmış. Bayağı sıkıntı yaşamışlar anlayacağın. Çok üzüldüm durumlarına. Hem de çocuğa çok üzüldüm bir görsen nasıl yakışıklı nasıl güzel bir delikanlı, tıpkı Gökhan gibi… der ve Gökhan'a döner annesi
-    Gökhan evladım sen bu çocukla arkadaşlık et olur mu, ona mahalleyi tanıt arkadaşlarınla arada kaynaşmalarına vesile ol olur mu oğlum?
-    Aman anne nereden çıkardın şimdi bu işi… nasıl ayarlayayım bunu… hem görme engelli nasıl olacak ki bu iş… hiç ilgilenemem valla...
-    Öyle deme çocuğum olur mu senin yaşıtın işte ne güzel belki de aynı okula gidersiniz, yine de yardım etmez misin?
-    Abla sende çocuğu şimdiden strese sokma. Dur bakalım hangi okula gidecek ona göre karar veririz. Şimdiden Gökhan üzerinde baskı kurmayalım. Kendi arkadaşlıklarını kendi seçebilecek yaşta. Di mi enişte bir şey söylesene ablama?
-    Evet Betül, Nurgül haklı. Karışmayalım kimseye arkadaşları konusunda. Kiminle arkadaşlık yapmak isterlerse yapabilirler. Hem belki o çocuk Gökhan'ın arkadaşlığını istemeyecek bilemiyoruz ki…
-    Ya beni rahat bırakın, benim işim gücüm dersim antremanlarım var. Vaktim mi var yeni arkadaşları mahalleye alıştırmaya falan… tamam ben dersime devam edeyim odama gidiyorum. Hadi bana müsaade…
-    Tamam oğlum tamam yavrum. Annesinin bir tanesi dersine devam edecekmiş. Tabi ki gidebilirsin odana. Komşumuz için söylediklerimi de bir daha düşün olur mu canım benim?
-    Tamam anne düşüneceğim, herkese iyi geceler. 
-    İyi Geceler canım, iyi geceler oğlum, iyi geceler yeğen.
dediler ve Gökhan'ıodasına uğurladılar. Kapıyı kapatıp, ışığı açtığında odasına şöyle bir göz gezdirdi. Görüyordu. Görmememin ne demek olduğunu hiç bilmiyordu. Odaya girdiğinde bile ışığa ihtiyaç duymaktaydı işlerini yapabilmesi için. Ama hiç ışık olmadan hiçbir şey görmeden nasıl yaşandığını hiç bilmemekteydi. O yüzden aklına aşağıda ki çocuk gelmişti. Acaba nasıl bir hayatı vardı? Hayatının nasıl olduğunu okula nasıl gittiğini nasıl ders yaptığını nasıl resim yaptığını merak etmişti. Hayatının zor olduğunun farkındaydı. Onunla nasıl arkadaşlık kuracağını da bilemiyordu. O yüzden ne yapması gerektiğini bilmez bir halde eline topunu alıp yatağına oturdu. Resmen kara kara düşünmekteydi. Acaba o çocukla nasıl arkadaş olmalıdır. Hep okula o mu götürmelidir, antremanları olduğu günler ya da kızlarla gezmeye gittiği günler hep onu da yanına mı almalıdır? Kafası çok karışmıştı. İyisi mi bir kitaptan birkaç sayfa okuyarak kafasını dağıtmaya karar verdi. Kalkıp kitaplıktan bir kitap seçti ve masasına oturup, okumaya başladı. Az sonra uykusunun geldiğini fark ederek yatağına uzandı. Işığı kapatıp ve karanlıkta yine düşünmeye başladı. Acaba görmemek nasıldı, bu şekilde yaşamak nasıldı. Neden bu insanların başına gelmekteydi diye düşünürken uykuya daldı. 
Sabahın ilk ışıkları odasının perdesinden yüzüne vurana kadar deliksiz bir uyku çeken Gökhan bu ışık yansıması ile uyandı. Etrafına bakınıp yatakta gerindi ama daha erken bir saatti. Okul için kalkmasına daha vardı. Saatine bakar saat daha 5.45 di. O da tekrar uykuya dalmak istedi. Birden aklına dün akşam ki konu geldi, acaba komşusu sabah olduğunu nasıl anlıyordu? Herhalde annesi söylüyordur diye düşündü. Yine uykuya daldı. Saatin çalması ile uyanıp yataktan fırladı ve bu sabahta yine topuna takılıp, kendi kendine güldü, topu alıp yerine koydu ve odadan çıktı. Evde bir sessizlik vardı. Babası zaten bu saatte gidiyordu ama annesinin evde olması gereken hatta mutfakta olması gereken zamanda neden hiç sesinin çıkmadığına anlam veremeyerek etrafına bakındı. Kendisini salona attığında annesinin salonda kanepe de uyuduğunu görüp şaşırdı. 
-    Anne?
-    Hıı nee ne oldu Gökhan?
-    Anne neden burada uyudun, hayırdır?
-    Aaa şey canım, şey, baban biraz horladı da o yüzden  burada uyudum. 
-    Tamam, bende ev bu kadar sessiz olunca şaşırdım. 
-    Ben şimdi kahvaltını hazırlarım sen elini yüzünü yıka yavrum okula geç kalmayasın.
-    Tamam anne acele etme olmazsa bu sabah kantinden bir şeyler alırım. 
-    Olmaz öyle anne kahvaltısı yapmadan evden çıkmak yok biliyorsun.
-    Biliyorum Betül Sultan sen hazırla o zaman bende hemen geliyorum kahvaltıya… dedi ve banyoya doğru gitti. Annesi de kalkmış ve mutfakta kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştı. 
Mutfakta iki dakika da hazırlanan masayı gören Gökhan gözlerine inanamadı. Ne çabuk bu kadar şey hazırlanmıştı. Şaşkınlığını ve tebriğini annesini öperek gösteren Gökhan’ı annesi de saçlarını okşayarak karşılık verdi. Kahvaltı masasına geçtiğinde annesinin pek sessiz olduğunu fark etti ama pek üstüne gitmedi. 
-    Betül sultan neyin var hiç sesin cıkmıyor?
-    Yok oğlum bir şey iyi uyumadım ya ondandır…senden sonra yine uzanırım..
-    Uykucusun anne kabul et.
-    Uykucuyum tabi kimin annesiyim.
-    Ahah hiç de bile ben saat çalmadan uyanmıştım yine uyumuşum sonra. 
-    Aa saatsiz uyandın demek keşke kalkıp biraz derslerine baksaydın.
-    Anne onu boş ver de aklıma bu sabah ne geldi, bu aşağıdaki komşu çocuk hani görme engelli olan, sabah olduğunu nasıl anlıyor?
-    Bilmiyorum ki evladım… herhalde o da annesinin yardımı ile güne başlıyordur,  bir saat alarmı ile duyuyordur ve kalkıyordur … aklıma gelenler bunlar, sen kendin sormak ister misin acaba?
-    Hayır anne soramam utanırım. Nasıl sorayım?
-    Ne demek utanırım. Arkadaş olacaksınız her şeyinizi bilmeniz ve farklarınızı tanımanız gerekmez mi?
-    Öyle de daha ilk tanışmada bunu soramam anne… neyse zamanla alışırız belki birbirimize…
-    Tabi ki alışırsınız. Demek ki arkadaş olma fikrini kabul ediyorsun. 
-    Yani… 
-    Ne güzel karar vermişsin evladım. Aferin sana benim güzel çocuğum. Çok şey kazanacaksın bu arkadaşlıktan gör bak... 
-    İnşaallah anne… 
-    Yine sohbete daldık ve okula geç kalacaksın hadi çabuk bitir çayını da hemen fırla
-    Tamam anne hemen çıkıyorum. Çantam akşamdan hazırdı, o yüzden 1-2 dakikam daha var.
-    Bak sen şu tembele… 2 dakikanın hesabını yapıyor, hadi hadi çabuk ol sen yine de …
-    Tamam ben çıktım….
Dedi ve koşarak evden çıktı. Merdivenlerden inerken alt kat komşularının da kapısı açıldı. Kapıda bir kız belirdi. Kıza dikkatlice bakmak isteyen Gökhan geç kaldığını fark ederek sadece günaydın diyebilecek kadar zamanı vardı.  “Günaydın” dedi ve koşarak merdivenleri inmeye devam etti. Kız da şaşkınlıkla koşan gencin arkasından bakakaldı. Ve peşinden o duymasa da günaydın dedi. O sırada abisi Metin de kapıya gelmişti.
-     Ne oldu Eda? Bu sesler ne, kiminle konuşuyorsun?
-    Hiç abi üst katta ki komşuydu sanırım günaydın dedi ama koşarak çıktı sanırım okula gidiyordu ve geç kalmıştı benim günaydınımı bile duymadı
-    Acaba kimdi… belki bugün okulda tanışırız. Annem hazır mı acaba? Ne zaman çıkacağız?
-    Bekle abi sen burada ben anneme bakıp hemen geliyorum dedi. Bu arada Metin de eğilmiş ayakkabılarını bağlamaktaydı. Görme engellilerin kullandığı değneğini de açarak annesi ve kardeşi Eda'yı beklemeye başladı. O sırada apartman görevlisi Mehmet Efendi geldi. 
-    - Günaydın Metin evladım nasılsın bakalım bugün alıştın mı evine?
-    Günaydın Mehmet amca .. eve alışmak kolay bakalım okula alışacak mıyız?
-    Alışırsın alışırsın hem üst kat komşun Gökhan'da o okula gidiyor sana yardım eder okulda. Galiba az önce koşarak çıkan o idi…. Tanıştınız mı bari?
-    Yok Mehmet amca henüz tanışmadık Eda görmüş sadece günaydınlaşmışlar ama o koşarak gitmiş..
-    Haa o öyledir, son dakikaya kadar annesi ile laflar sonra da okula geç  kalmamak için koşturur durur… 
-    Öyle galiba.
-    Acaba annenlerin bir şeye ihtiyacı var mı evladım biliyor musun?
-    Bilmiyorum Mehmet amca ama biz zaten dışarı çıkacağız gelirken alır geliriz sen zahmet etme…
-    Tamam o zaman ben diğer servise devam ediyorum. Bir şey isterseniz haber verirsiniz.
-    Tamam tesekkür ederiz Mehmet Amca dedi.
Ardından annesi ve Eda da kapıya geldi. Hep birlikte apartmandan çıktılar. Önce Metin'i okula götürdüler. Okulda ders saati başlamıştı. Metin dersler başladığı için ancak ikinci derse girebilecekti. Annesi ve Okul Müdürü Harun Bey konuşurken Metin Eda ile bir tarafta beklemekteydiler. Eğitim için gerekli olan farklı materyallerin neler olması gerektiği konusunda konuşuyorlardı. Okulda hangi sınıfta olacağına da karar verilmişti. Gökhan’ların yan sınıfına kayıt edilmişti. Orada okuyacaktı. Aklına o anda bir şey gelir ve Eda’ya der ki 
-    Acaba apartmanda ki çocukla aynı sınıfta mıymışım? 
-    Yok abi aynı sınıfta değilsiniz, o yan sınıfta olacakmış.
-    Hay Allah keşke aynı sınıfta olsaydık daha çabuk arkadaş olurduk.
-    Olsun abi okula da beraber gidersiniz nasılsa sadece derslerde ayrılacaksınız.
-    O da doğru.
-    O zaman anlaştık. İşimiz bitsin de benim de okuluma gidelim, benim de kayıt işlemlerim yapılsın artık. Açıkta kalacağım yoksa?
-    Yok kızım sen hayatta açıkta kalmazsın bu çalışkanlık ile yine en iyi okula alınacaksındır, hiç merak etme. 
-    Sen çok tatlı bir abisin, iyi ki varsın ağabeycim…
-    Hadi tamam sırnaşma…
-    Tamam annem de geliyor zaten çıkalım.
-    Siz çıkın ben ikinci dersi bekleyeyim. 
-    Tamam abi nasıl istersen.
Annesi  bu arada gelir oğluna sarılıp,
-    Metin evladım sınıfın belli oldu, öğrenci sayısı olarak daha az bir sınıfa kaydettiler ki zorlanmayasın diye.
-    Sagol anne, ben o zaman ikinci dersi bekliyorum. 
-    Tamam evladım. Sen ikinci derse gir nöbetçi öğrenci seni sınıfına çıkartacak merak etme.
-    Akşama çıkışta da ben gelirim, ya da apartmanda ki çocukla belki tanışırsan onunla dönersin.
-    Anne ilk günden çocuğa nasıl yük olayım belki eve gitmeyecektir bilemeyiz ki.
-    Haklısın canım, ben gelirim okul çıkışına sen merak etme.
-    Tamam anne merak etmem. Zaten 2 haftaya evin yolunu öğrenmiş olurum.
-    Tabi öğrenirsin akıllı oğlum benim. Şimdi gidip Eda'yı da okula kaydettireyim, o da derslerinden ayrı kalmasın artık. 
-    Tamam anne siz gidin ben bekliyorum burada.
-    Hadi abi akşama görüşürüz. Dikkat et kendine, apartmanda ki çocukla tanışmaya bak, hoş adını da bilmiyoruz ki nasıl bulacaksın çocuğu?
-    Bakarız Eda, hele bir sınıfıma yerleşeyim. Akşama konuşuruz, hadi sizde geç kalmayın.

 

İkinci Bölümün Sonu
 

© 2018 by Arkası Yarın

bottom of page