Nisanı Beklerken
Körebe
Bölüm 8
Gökhan ile Ali yazdıkları mailin rahatlığı ile derse girdiler. Artık yapacakları tek şey kalmıştı o da gelecek olan cevabı beklemek. Tabi cevap gelirse… gelmeme ihtimalini Gökhan düşünüyordu ama Ali hiç oralı değildi. Muhakkak cevap geleceğine inanıyordu.
Bu sırada Metin’de derslerindeki başarılarını hem öğretmenlerine hem de arkadaşlarına gösteriyordu. Ancak aklı Gökhan’daydı. Acaba okul çıkışı yine beraber eve dönerler miydi? Gökhan’ı çok sevmişti bu kadar hızlı arkadaşlık kuracağını hiç düşünmemişti. Gökhan’ın arkadaşlığı ona ilaç gibi gelmişti. Ama Ali için aynı şeyi söyleyemeyecekti. Sonuçta ondan değişik bir duygu alıyordu. Ders zili çaldığında arkadaşlarının da yardımı ile koridora çıkıp banka oturdu. Gökhan’ı bekliyordu. Gökhan dersten çıkıp hemen Metin’in yanına geldi. Ali’de haliyle yanlarındaydı ancak Gökhan’ın koluna girmiş onu bahçeye çıkarmak için çekiştiriyordu.
- Hadi abi ya… 10 dk. maç yapacağız?
- Ne maçı Ali ya, Metin ile konuşuyorum görmüyor musun?
- Git sen Gökhan, ben iyiyim böyle dedi Metin.
- Olur mu ya.. her zaman yaptığımız şey maç, sırası değil şimdi.
- Off abi yaa… sana da bir haller oldu hani, eskiden hiç böyle değildin.
- Nasıl böyle değildim, hep böyleydim koçum. Teneffüslerde maç yapmayı sevmiyorum biliyorsun.
- Yoo seviyordun eskiden, şimdi Metin’i buldun diye böyle oldu di mi?
- Ne alakası var… Tamam ya, tamam yapacağım ama bir şartla?
- Neymiş şartın?
- Metin’de oynayacak.
- Ne diyorsun yaaa… tabi tabi Metin’de oynayacak, hatta istersen kaleye alalım Metin’i ne dersin?
- Dalga geçme ben ciddiyim.
- Olmaz abi öyle şey
- Olur. Olacak. Ben yapacağım. Bir şekilde yapacağım. Bugün olmazsa yarın muhakkak olacak. Hıı ne dersin Metin, birlikte top oynar mıyız?
- Nasıl oynayayım Gökhan, ben oynayamam ki…
- Neden ya, bir yolu muhakkak vardır. Ben araştıracağım, bak görürsün bulacağım.
- Off Gökhan ya, tamam sen Metin ile oyna ben gidiyorum. Sonra maçlarda benden pas falan isteme, Metin’den istersin dedi ve onları bankta yalnız bırakıp bahçeye çıktı. Bu arada zaten teneffüste sonlanmıştı. Gökhan Metin'i sınıfına bırakıp kendi sınıfına girdi. Ali'de sınıftaydı ancak konuşmuyorlardı. Ta ki, Ali’nin mailine cevap gelene kadar.
Ali, Gökhan’ın koluna asılmıştı.
- Geldi, lan.
- Ne geldi?
- Mesaj
- Ne mesajı?
- Ohoo artık konuştuklarımızı bile unutuyorsun kanka.
- Haa tamam şiire cevap geldi desene
- Evet, bak…
- Ooo ne şanslısın.
- Okuyalım anlarız.
· Sizi tanımıyorum ancak yazdıklarınızı çok beğendim. Bu sebeple sizinle bir kahve içeceğim. Yarın saat dörtte. Köşede ki cafe de.
- Oldu işte oğlum bu iş.
- Yok kanka ya olmadı. Baksana yazdıklarını beğenmiş o yüzden görüşelim diyor.
- Ne fark eder, onu bilmeyecek ki? Seni tanıdıkça zaten seni sevecektir.
- Di mi ya, sever di mi?
- Sever tabi kanka neden sevmesin, sen biraz kıskanç olsan da yine de çok iyi bir arkadaşsın.
- Hemen laf sok.
- Yalan mı? iki dakikada Metin’i kıskandın oğlum ya.
- Ne yapayım. Sen benim arkadaşımsın onun değil.
- Ne o be öyle eşya mıyım ben onun olayım senin olmayayım… delirtmeyin insanı.
- Tamam tamam sustum. Benim şimdi yarını hayal etmem lazım. Sen dersi dinle ben otomatik pilota bağlıyorum kendimi.
- Off seninle uğraşılmaz zaten.
- Hadi ben uçtum…
- Uç uç göreceğim ben seni senenin sonunda…
O sırada Betül, Nurgül’den kurtulmuş tek başına televizyonu açmış öylece karşısına geçmiş, boş gözlerle ekrana bakıyordu. Tam o sırada masada duran broşürler dikkatini çekti. Nurgül’de nereden bulmuştu acaba bu acayip şeyleri diye düşünüyordu. Sonra broşürdeki eserleri görünce bir an kendisini bunları yaparken düşündü ve bir anlık solukları hızlandı, hoşuna gitmişti sanki bunları düşünmek. Son günlerde bu bir kaç dakikada hissettiği iyiliği hiç hissetmemişti. Televizyonu kapatıp broşürü detaylı incelemeye başladı. Sanırım kardeşi haklı idi. Kendi için bir şey yapma zamanı gelmişte geçiyordu. Kursa gitmeye karar verdi. Broşürün arkasındaki telefon numarasını çevirmeye başladı.
- Alo, iyi günler orası Harika Düşler Atölyesi mi?
- Evet, buyrun.
- Merhaba ben Betül. Bugün kardeşim Nurgül beni sizin kursunuza kaydetmiş.
- Aa evet Nurgül Hanım yaptırdı kaydınızı. Memnun oldum, ben de Levent.
- Levent Bey bir şey öğrenmek istiyorum. Kurs tam olarak ne zaman başlıyor?
- Bu Perşembe ilk dersimiz var.
- Perşembe? Hıı çok yakınmış.
- Neye?
- Yani henüz hazır değilim demek istedim.
- İnsan hiç kursa hazır olur mu Betül Hanım. Lütfen siz hiçbir şey yapmayın, sadece Perşembe günü burada olun. Malzeme falan da getirmenize gerek yok. Kendinizi getirin yeter.
- Anlaştık Levent Bey. Perşembe geleceğim.
- O zaman şimdiden atölyemize hoş geldiniz Betül Hanım.
- Atölyeye değil, dünyaya hoş geldim Levent Bey. Teşekkür ederim.
Sekizinci Bölümün Sonu