Nisanı Beklerken
Nisanı Beklerken
Bölüm 8
Şükran evden çıkan Mustafa’nın arkasından bakakaldı. Ne olup bittiğine anlam verebilmesine imkan ihtimal yoktu. Kocası Ayşe’ye her türlü desteğe hazır bir haldeydi peki ama neden, Ayşe onun nesi oluyordu, aklına gelen kötü senaryolardan kendini bir türlü kurtaramıyordu. Aklı hep o durumlara kayıyordu. Kendisini bu konunun çözümüne adaması sinirlerini bozuyordu, hiçbir şey yokmuş gibi davranması da işleri iyice sarpa sardırıyordu. Tam anlamı ile ne yapacağını bilemiyordu. Evlerinde iki yabancı ile yaşamanın zorluğunu yaşıyordu. Keşke Emine burada olsaydı diye düşündüğü sırada evin kapısı alacaklı gibi çalmaya başlamıştı. Kapıyı açtığında karşısında kadim dostu Emine’yi görünce dayanamadı ve Emine’nin boynuna sarılıp ağlamaya başladı. Emine ne olduğunu anlayamadı ve o da ağlamaya başladı.
- Ne oldu arkadaşım, iyi misin?
- Hiç iyi değilim, nerelerdesin sen? Duymadın mı olanları?
- Duydum, duymaz olur muyum mahalleli delirmiş durumda.
- Yaa herkes mi duymuş? Tüh ya! Mustafa ne işler açtı başımıza yaa… Boynu altında kalsın…
- Öyle deme Şükran, sonuçta kocan. Ben ne olduğunu senden dinlemek istiyorum.
- Ne anlatayım bilmiyorum ki... Dün sabah kadın ile oğlu geldi. Köyden geldik kocam öldü Mustafa abi bize yardım edecek falan dedi. Mustafa da bana Nigar Hala’nın emanetleri o yüzden bakacağım diyor başka da bir şey demiyor.
- Hepsi bu mu?
- Bu ya. Sen ne sandın?
- Ne bilim kuma lafları dolaşıyordu…
- Ne! Kuma mı? Bak ben demiştim mahalleli öyle diyecek diye, demek ki yalan değilmiş…
- Yok Şükran mahalle nereden bilsin sonuçta onlar da uyduruyorlar. Mustafa abi öyle bir şey söyledi mi?
- Demedi öyle bir şey ama sonuna kadar inkar da etmedi. Ne alakası var diyerek geçiştirdi hep.
- Yoktur öyle bir şey Şükran. O yüzden adam da ısrarla bir şey dememiştir. Sen onu bırak kadın nasıl asıl ondan haber ver?
- Ay nasıl olsun bildiğin fettan bir kadın. Güzel de valla… Köyden gelmiş ama bir bilmiş bir bilmiş anlatamam, sonuçta köyden gelmiş diyemezsin yani kadına... Gelince sende göreceksin nasıl farklı olduğunu.
- Gelince mi? Nereye gitti ki bu saatte?
- İşe girecekmiş, çalışmak istiyormuş. Mustafa da markete götürdü, varsa kasiyerlik işi falan giriş yaptıracakmış.
- Mustafa Abi de bayağı üzerine düşüyor bu durumun desene. Tabi hoşuna gitmiyordur şimdi bu işe girme durumları falan ama söyle düşün canım, evde olsa senin başına kalacaktı, dışarda olsa ve çalışsa daha iyi olur, yoksa onunla sürekli komşuculuk oynamak durumunda kalırdın. Şimdi bir sabah görürsün bir de akşam… Hep meşgul olacak ve size bulaşamayacak.
- Haklısın aslında ama ne bileyim Mustafa’ya bu kadar yakın durması çok zoruma gidiyor. Ben Mustafa’nın hayatında nerede ise 25 yıldır varım. Haliyle şimdi başka bir kadınla ilgilenmesi ağrıma gidiyor.
- Tabi gider gitmez mi? Şimdi Osman bir kadınla ilgilenmeye başlasa bana da nasıl zor gelirdi. Seni o yüzden çok iyi anlıyorum. Ben istiyorum ki bu olan bitene daha fazla üzülme, bırak ne yaparlarsa yapsınlar sonuçta oğlu ile gelmiş muhakkak oğlu ile ilgilenmesi falan da gerekecektir, haliyle o da kendi derdine düşecektir.
- Yok valla öyle bir durum yok çünkü Mustafa o işe de hemen bir çözüm buldu. Metin’in yanına işe koyacakmış onu. Artık Hüseyin’de atölye de çalışacak yani anlayacağın.
- Hadi yaa… Ne dedi Metin ile Çetin?
- Metin bir şey diyemedi tabi babasına ama Çetin ne yapacak onu bilmiyorum… Doğrusu Metin’de sinirlenecek sandım ama karşı çıkmadı. Allah’tan evde Çetin yoktu. Bugün Metin söyleyecek tabi ona da bakalım neler olacak. Valla Emine zaten atölye az iş yapıyor bir de bir boğaza daha bakmaz yani orası.
- Eee nasıl söyledi o zaman bunu Mustafa Abi?
- Gerekirse ben yardımcı olacağım maddi olarak dedi. Yorgancıdan artan paralarımız çok ya bizim onları verecek galiba Hüseyin’e…
- Allah Allah Mustafa abim de kafayı bozmuş galiba. Kadın o kadar mı güzel yaa…
- Ne alakası var şimdi onunla, sinirlendirme beni…
- Ne bileyim bu kadar kesenin ağzını açıyor bir dediğini iki etmiyorsa diye dedim.
- Tamam havalı da öyle güzel falan değil. Yani sadece havalı ve galiba biraz da seksi… Anladığım kadarı ile erkekleri de bu hali cezbediyor.
- Hah işte başka ne ister ki erkekler… sabah evde Murat bile yok kadının adı güzel yok kendi de güzel mi falan diye saçma sapan konuşuyordu.
- Bak işte öyle oluyor herkesi bir merak sarıyor iki gündür ben ne çekiyorum sen anla yani.
- Anlamaz olur muyum Şükran’cığım…
- Galiba o yüzden Mustafa da bütün cebindeki paraları saçıyor kadına… Tamam kuma değil belki ama adamın da başını döndürmüş durumda yani… Mustafa abi Mustafa abi... peşinden bir saniye ayrılmıyor.
- Dün sabah da Osman’a takılmış biraz. Osman’ı dükkanda gördüğümde leylaydı resmen. Neden? Çünkü kadın ona ilgi göstermiş azıcık, kur yapmış diye bu hale gelmiş beyefendi… Ben de senin yerinde olsam bende bozulurum yani Şükran. Ama yine de salmamak ve ortamı onlara bırakmamak lazım. Sen de sonuçta kaç yıllık eşisin o adamın. O kadının değil senin dediklerin olacak.
- O kadar! dedi Şükran sinirli sinirli ve derin düşüncelere daldı.
Sekizinci Bölümün Sonu