Nisanı Beklerken
Nisanı Beklerken
Bölüm 6
Osman sabah kahvaltısına kalmadan evden erkenden ayrılmanın yolunu bulmaya çalışıyordu. Erkenden Mustafa’ya uğrayıp dün olanlarla ilgili konuşmak istiyordu. Bir yalan uydurup evden erkenden sıyrılmalı idi. Birden aklına dükkana erzak almak için hale gitme fikri geldi. Bulduğu fikre sevinerek mutfağa geldi. Emine kalkmış kahvaltıyı hazırlıyordu.
-Günaydın Hanım, bana bir şey hazırlama bu sabah, hale gideceğim!
-Nasıl? Şimdi mi söylüyorsun, akşam hiç bahsetmedin dedi Emine şaşkın bir halde…
-Fırsat olmadı dün akşam. Uzun zamandır aklımdaydı, hazır malzemeler de azalmışken gidip bir bakayım diyorum neler var diye.
-Sen bilirsin.
-Gündüz uğrarsın belki dükkana.
-Sanmam. İşlerim var bugün.
-Ne işlerin varmış, gizemli gizemli konuştuğuna göre bilinsin mi istemiyorsun acaba?
-Alakası yok, sadece kadın kadına alışveriş yapacağız, o yüzden bir şey demedim.
-Aman aman alışveriş kısmı benden uzak olsun siz kendiniz yapıverin işlerinizi, bizleri hiç dahil etmeyin o işlere.
-Öyle olsun.
-Hadi ben çıktım o zaman, görüşürüz, selametle.
-Görüşürüz Osman.
Hızlıca Mustafa’nın dükkanına gidip durumun ne olduğunu öğrenmek istiyordu. Aklında bin tilki vardı. Emine ile de iyi bir akşam geçirmemişlerdi. Sonuçta ikisi de konunun çevresinde dolanıp durmuşlardı. Şimdi son durumu Mustafa’dan öğrenmeli idi. Kimdi bu kadın ne istiyordu Mustafa’dan. Dükkanın köşesinde beklemeye başladı, Mustafa henüz ortalarda gözükmüyordu.
Emine ise evde kahvaltıyı sıkıntı ile hazırlamaya devam ediyordu. Osman’ın bugün erkenden çıkması pek hayra alamet değildi. Fazla kafasında kurmamaya karar vererek kahvaltıya oturdu. Bu arada Başak’da uyanmış mutfağa gelmişti. Mutfakta annesini keyifsiz görünce
-Gün aymadı mı anne, bu ne surat böyle?
-Ne demek aymadı mı, aydı ya işte,
-Yok yok sende aymamış resmen anne… seni bilmez miyim? babam nerede?
-Baban gitti.
-Nee, nereye gitti?
-Dur hemen dellenme nereye olacak işi varmış hale gitti… dükkan da eksikleri varmış onları alıp gelecekmiş.
-Haa anladım bende sen gitti diyip bir de böyle suratsız olunca aklıma bambaşka şeyler geldi.
-Şaşırma ya bazen annelerin de morali bozuk olabilir.
-Söyle bakalım neye moralin bozuk, ne oldu?
-Yok ya moralim bozuk değil sadece kafam şu yeni gelen kadınla çocuğuna takıldı.
-Haa evet bende dün bir ara sanki onları gördüm…
derken tam o sırada Murat’ta uyanıp mutfağa gelmişti. Masaya oturup,
-Günaydın millet, kim gelmiş kimmiş o kadınla çocuk… ne oluyor yaa… bana da anlatın… iyi ki gececiydim yine her şeyi kaçırmışım…
-Yok evladım bir şey kaçırdığın yok, dün sadece değişik bir gün oldu mahalleye de onu konuşuyorduk Başak ile.
-Anne ben galiba kadının oğlunu gördüm, eşya taşıyordu, Mustafa abilerin evine
-Kim acaba bu insanlar?
-İşte bilmiyoruz henüz. Sadece Mustafa’ya geldiklerini biliyoruz. Ana-oğul olduklarını biliyoruz. Detayları baban da bilmiyormuş ondan da öğrenemedik henüz. Biliyor da mı söylemiyor yoksa gerçekten mi bilmiyor onu da anlayamıyoruz ki… adam sır küpü bir şeyini açık etmiyor.
-Boşver anne ya bize ne kime gelmişse gelmiş. Bizi ne ilgilendirir ki...
-Yaa tabi öyle de kızım sonuçta mahalleye böyle bir fettan ve bekar kadın tek basına ilk defa geliyor… içimden bir ses huzurumuzu kaçıracak diyor.
-Nee fettan ve güzel bir kadın mı?
-Bak lafı nereden anladı? Ben güzel mi dedim oğlum?
-Demedin mi bence dedin ya… fettan demek güzel ve alımlı bir şey demek hatta biraz da ihtiraslı demek bence…
-Bak düzgün konuş annen var senin karşında…
-Tamam anne ya ne kızıyorsun… bak daha çok merak ettim şimdi bu kadını ne zaman görebiliriz acaba bu hatunu?
-Ahahah anne ne işler açtın başımıza abim kafayı yiyecek şimdi bu kadını görmek için
-Al başına belayı Başak ya.. nereden açtık ki bu konuyu sabah sabah varsa yoksa Ayşe oldu muhabbet
-Aaa adı da Ayşe mi… ne güzel eski Türk filmlerindeki isimler gibi..
-Ne var canım benim ki de Emine, benim ki de eski Türk filmlerindeki isimlerden değil mi.. bana bir kere adın çok güzel anne demedin kerata…
-Anne nelere takılıyorsun ya… erkekler hiç annelerine adın çok güzel der mi ya? bekleme valla böyle şeyler, hele abimden hiç bekleme… o ancak mahalleye yeni gelenlere iltifat etsin.
-Haklısın kızım bu kazma ancak tanımadıklarına kibar olabiliyor.
-Abartmayın, yalanım yok, Ayşe güzel isim.
-Suna ismi fena mı?
-Niye açıyorsun hemen Suna konusunu Başak, hem de annemin yanında…
-Açmasın mı, kız haklı şimdi kafam karışık ama o konuyu açacağım yakında ve alacağım ifadeni…
-Anne ne kızıyorsun ya… Suna ile iyi arkadaşız
-Arkadaş? Öyle arkadaş mı olunurmuş anne, ne diyor abim?
-Karışma sen Başak bak sinirleniyorum.
-Tamam kızım sen karışma ben abinle bu konuyu ayrıca konuşacağım.
-Konuşalım anne ama şimdi şu güzelim kahvaltımı yapayım sonra uykuma kaldığım yerden devam edeceğim… bu arada babam nerede?
-Babam hale gitmiş erkenden
-Allah allah şaşırdım… bu kadar erken gitmezdi hiç…
-Bizde anlamadık yakında çıkar kokusu dedi Emine ve kahvaltıya devam ettiler.
Mustafa, sabahın erken saatinde evin içinden gelen bağırma seslerine uyandı. Uyku sersemi önce ne olduğunu anlamadı, sonra seslerin Şükran’a ait olduğunu anlayınca hemen kendini salona attı. Şükran evde peynir kalmamış diye ortalığı ayağa kaldırmıştı. Sonuçta peynir kalmamıştı ancak sinirleri bozuk olduğundan yaygarayı buradan başlatıyordu.
-Ben olmasam bu evin eksiklerine kim bakacak acaba? Aç kalacaksınız aç…
-Kalmayız ne olmuş yani peynir almayı unuttu isek
-Tabi unutursun aklın evinde değil… ya da başkalarının evinde
-Ne alakası var konuyu sabah sabah nereye getirdin öyle?
-Yalan mı?
-Ay yine başladık… ben gidip peynir alayım yoksa iş tatsızlaşacak sabah sabah daha fazla gerginlik istemiyorum…
-Yiğitliğin onda dokuzu kaçmak di mi… kaç Mustafa kaç bakalım daha ne kadar kaçacaksın?
Mustafa arkasına bile bakmadan kendini dışarı attı. Hızlı adımlarla bakkala giderken dükkanının köşesinde bekleyen Osman’ı gördü. Osman’da onu görünce hemen yanına geldi.
-Abi günaydın
-Günaydın Osman, hayırdır bu kadar erken dükkanda ne yapıyorsun?
-Seni bekliyorum abi.
-Beni mi niye, bu saatte yorgan mı lazım oldu? diyerek güldü.
-Abi sırası mı şimdi komikliğin? Şu konuyu konuşacaktım.
-Hangi konuyu?
-Abi hangi konu olacak bir de bilmiyormuş gibisin….
-Valla bilmiyorum ya hangi konu?
-Size gelen kadının konusunu soracaktım.
-Haa o konu da bir şey yok da sen niye bu kadar merak ettin.
-Niye merak etmeyeyim herkes ne olacağını bilmek istiyor gerçekten kuma falan mı?
-Yok be oğlum ne kuması, bu bizim köydeki Nigar Halamızın uzaktan akrabası kimi kimsesi yok... benim de uzaktan kuzen oluyor. Bunun bir deli kocası var kıza ve çocuğa çok eziyet eden. O ölünce o da açıkta kalmamak adına bize geliyor. Hepsi bu, ancak bunu ne Şükran’a ne de mahalleliye izah edemedim. Herkesin aklında hep bir kuma hali oldu. Valla öyle değil billah öyle değil.
-Yok abi yemin etme ben sana inanırım.
-Sen inanırsın da Osman diğerleri nasıl inanacak bilmiyorum. Şükran la kaç gündür ateşle barut gibiyiz… sürekli bir gerginlik hali var. nasıl çözülecek bilmiyorum.
-Al bizden de o kadar abi. Bizde de bir gizli derttir devam ediyor. Gelen kadın güzel diye mahalleli kafayı bozdu. Kadınların dengesi bozuldu resmen. Keşke evine almasaydın abi ya
-Ne yapsaydım sokakta bırakamazdım ya çocuğu ile gelmiş.
-Haklısın ama ona da çocuk demek yersiz resmen adam olmuş o da… sonuçta o da bir işte vs. de çalışacak di mi? eve bakar kira verirlerdi, senin ev zor olacak valla.
-Nerede çalışacak Osman sonuçta girişken bir çocuk değil, o yüzden ben Metin ile çalışsın istedim.
-Ne yaptın abi? Metin ile mi çalışsın? Olur mu hiç, orası Metin ile Çetin e ancak bakıyor üçüncü bir boğazı nasıl doyurur?
-Yapacağız artık bir şey, olmadı ben destek olacağım.
-Bu yorgancı dükkanından kazandıklarınla ha… valla iyiymiş… bize de destek olsana o zaman abi, bizde üniversitede kız okutuyoruz.
-Dalga geçme Osman ne olmuş yani bunu dediysek. Artık bir aile gibi olacağız sonuçta halamın emaneti bana. Bakacağız bir şekilde.
-Tamam abi sen daha iyi bilirsin. Ben mahallenin huzuru bozulmasın istediğim için dedim yoksa beni de ilgilendirmez mahalleliyi de ilgilendirmez.
-Evet haklısın Osman kimseyi ilgilendirmez. Ama yine de sorduğun ve ilgilendiğin için eyvallah.
-Ne demek abi, her zaman destek olurum, yanındayım yani.
-Tamam sağol ben markete gidiyorum şimdi, eve de geciktim. Hemen gideyim ikinci bir kriz çekemem sabah sabah.
-Tamam bende hale geçiyorum. Sonra yine konuşuruz.
Diyerek hızlıca uzaklaştı Mustafa. İyi kıvırmıştı. Osman söylediklerine inanmayacak ve daha kurcalayacak diye bayağı bir çekinmişti. Artık çember daralıyordu. Herkes bu kuma işini soruyordu. Herkesten saklamaya çalışıyordu gerçekleri ama bu iki günde bile kaç yıllık yaşlanmıştı. Aklına hiçbir zaman böyle bir seçenek gelmemişti ama maalesef hayat tahmin ettikleri gibi gitmiyordu. Bir şekilde gerçekler ortaya çıkacaktı daha ne kadar saklayabilirdi… saklamaya elinden geldiğince devam edecekti. Bunları düşünerek alışverişi yapmış ve eve dönmüştü. Eve girdiğinde kahvaltı masasında Ayşe’yi görünce şaşkınlığını saklayamamıştı. Ayşe saçları açık, üzerinde geceliği ve ince bir hırkası ile masada oturmuş tatlı tatlı gülümsüyordu. Mustafa elindekileri masaya bırakıp boş sandalyeye nerede ise çökercesine oturdu. Ayşe heyecan ile hemen söze başladı…
-Mustafa Abi ben bir karar verdim, o yüzden hemen geldim…
-Neye karar verdin Ayşe?
Altıncı Bölümün Sonu