Bölüm 2

 

Telefonu kapatan Cesur evde bir ileri bir geri dolaşıyordu. Aklından geçenlerle oturmasına imkan yoktu. Çok heyecanlanmıştı. Gerçekten Amerika’ya gitme teklifi almıştı. Bu hayatının bir dönüm noktası olabilirdi. Ama bunu ailesinie nasıl söyleyecekti. Füsun ve çocuklar bu duruma ne diyeceklerdi. Kesin kabul etmez ve itiraz ederlerdi. Tam bunları düşündüğü sırada telefonu yeniden çaldı. Acaba yeniden Cem mi arıyor diyerek bir heyecanla eline telefonu aldı. Ekranda yazan yazıyı gördüğünde yüzü biraz asıldı. Arayan Füsun’du.

• Alo, dedi.

• Canımmmm…

• Efendim.

• Ne yapıyorsun canım?

• Ne yapayım balkonda bira içiyorum.

• Bu saatte?

• Evet…

• Neden, ne oldu ki?

• Hiç, hiçbir şey olmadı…

• Sen bu saatte içmezdin de bir şey mi oldu?

• Yok Füsun ne olacak, dedim ya bir şey olmadı canım istedi sadece… zaten hava da çok sıcak iyi geldi serin serin.

• Peki öyle olsun. Eee günün nasıl geçti peki?

• İyi işte her zamanki gibi.

• Anladım, iyi geçti diyorsun ama sesin pek öyle demiyor ama hayırlısı.

• Yorulmuşumdur belki, merak etme dedim ya birşeyciğim yok, sabaha geçer.

• Tamam o zaman. Ne diyeceğim sana, yarın akşam gelirken şehirden bize çocuklar çok sıkıldı burada, acaba eğlenceli birşeyler getirir misin?

• Aaa yarın Cuma mı? unutmuşum. Doğru yazlığa gelecektim di mi? demesen direk eve gelirdim. İyi ki hatırlattın.

• Diyorum ya sana sende bir şey var diye ama neyse yarın akşam geldiğinde konuşuruz.

• Tabi tabi yarın akşam geldiğimde konuşuruz.

• Tamam o zaman ben şimdi kapatıyorum. Sana iyi geceler. Fazla içme. Saba iş var.

• Tamam içmem.

• Haa bir de kapıyı kilitlemeyi unutma.

• Unutmam.

• İyi geceler canım.

• Sana da.

Dedi ve telefonu sert bir şekilde yanındaki sephaya bıraktı. Yaptığı telefon konuşmasını hiç beğenmedi. Gerçekten kafası bu kadar doluyken insan en yakını ile bile konuşmak istemiyordu. Cesur da da aynen böyle olmuştu. Gençliğinden beri sevdiği kadının sesini bile duymak istemiyor, sadece hayaller kurmak istiyordu. Amerika’nın bir rüya değil, gerçek olmasını istiyordu. Birasından büyük bir yudum aldı. Geç saat olmuştu. Yatması ve sabahki toplantı için erken kalması gerekiyordu. Birasını kafasına dikip bitirdi, boş şişe ile birlikte balkondan içeri girip mutfağa yöneldi, şişeyi tezgaha bırakıp yatağına gitti. Aklından bir saniye bile çıkmayan Amerika teklifi ile yatağına uzandı. Sonuçta hep hayal kurduğu iki konu bir paket olarak ona sunulmuştu. Amerika ve müzik. Yatağına uzandığında kararını vermişti. Gidecekti. Evet zor olacaktı ama gidecekti. Önce yarın akşam Füsun ile konuşacak sonrasında işlerini planlayacaktı. Belki de bundan sonra işleri umduğundan da kolay giderdi, belli mi olurdu. Yüzündeki gülümsemenin sıcaklığı ile uykuya teslim oldu.

 

İkinci Bölümün Sonu