Nisanı Beklerken
Körebe
Bölüm 5
Gökhan havadaki gerginliği hissetmesine rağmen neler olup bittiğini anlamamıştı. Kendisi ile günün bu saatinde ne konuşmak istiyorlardı acaba…
- Anne çok yorgunum, akşam yemekte konuşsak olmaz mı?
- Olmaz evladım, akşamı bekleyecek bir konu değil.
- O kadar acil diyorsun?
- Evet
- Eee iyi o zaman dinliyorum.
- Biz babanla boşanmaya karar verdik, dedikten sonra uzun süren bir sessizlik oldu. Gökhan uzun süre annesinin ağzından çıkan son kelimeye takılı bir şekilde kaldı. Hiç kıpırdamadan oturmaya devam etti. Sözler kulaklarında çınlıyor, tansiyonu düşüyor ve gözleri kararıyordu. Ailesinin bu tür bir karar alacağını daha önceden başkaları ona söylemiş olsaydı asla inanmazdı. Ancak bunu annesinden duyunca inanması gerektiğini anladı. Söze nasıl başlayacağını bilemiyordu. Halının desenlerine ne kadar uzun süre bakılır ise o kadar uzun baktı. Sonunda her ikisine de dönerek…
- Ne dememi bekliyorsunuz, hayırlısı olsun mu demem gerekiyor?
- Hayır evladım, öyle bir şey beklemiyoruz tabi. Sadece bizi anlamanı bekliyoruz.
- Nasıl ya, ben daha çocuğum, bunu nasıl anlayayım, sizin aranız biraz kötü diye ben anne babası ayrı biri olarak yaşamaya mecbur muyum?
- Sen ilk değilsin ki Gökhan, bunu sende biliyorsun.
- Tabi değilim. Ama aile ilişkisi herkesten daha güzelmiş gibi yaşayan bir ailenin tek ferdi olabilirdim. Beni asıl üzen olay bu. Ben, her gün birlikte olmaktan birlikte bir şeyler yapıyor olmaktan zevk alan keyif alan bir ailem var diye düşünürken şimdi bu ailenin aslında parçalanmış bir aile olduğunu öğrendim. Peki daha fazla uzatmayacağım. Sonuçta siz karar vermişsiniz bana bu saatten sonra bir şey söylemek düşmez. Tek sorum var ben ne olacağım, kimde kalacağım, hangi okula gideceğim, ne zaman yeni hayata başlayacağım…
- Hiç öyle bir şey olmayacak Gökhan. Baban zaten şehir dışına yerleşecekmiş.
- Şehir dışı mı? ohhh ne ala evden gitmek yetmedi bir de şehirden de mi gidiyorsun baba? O kadar mı bıktın bizden?
- Öyle deme Gökhan. Sadece yeni hayatıma daha sakin bir yerde devam etmek istiyorum. O yüzden sen burada annen ile kalacak ve hiçbir düzenini bozmak zorunda kalmayacaksın. Annen ile sen bu evde yaşamaya devam edeceksiniz. İstediğin zaman da benim yanıma Marmaris’e gelerek kalacaksın.
- Ohh hem de Marmaris. Tekne de alır zevk içinde yaşarsın artık baba.
- Tekne var zaten, dedi ve yanlış bir şey söylediğini o an anlayan Hamit hemen Betül’e baktı. Betül gözlerini açmış ters ters Hamit’e bakmaktaydı. Hamit gerçekten her şeyi planlamıştı. Kendisini sadece şartlar olgunlaşana kadar yanında tutmuştu. Ne acı idi. Hamit ile paylaştığını düşündüğü onca şey aslında zaten yoktu. Hep birlikte kurdukları hayallerdi bunlar, güneyde yaşamak tekne almak, bahçe ile uğraşmak… ama artık görüyordu ki bunu sadece Hamit yapabilmişti hem de ailesi için değil yeni sevgilisi ve kendisi için yapmıştı.
- Tamam Hamit uzatma. Sonuçta artık İstanbul’da olmayacaksın ve Gökhan yaz tatillerinde ve şubat tatillerinde seninle kalacak.
- Ohhh hakkımda her şeyi de düşündünüz. Konuşma bitti ise ben odama geçebilir miyim?
- Tabi geçebilirsin Gökhan, dedi annesi. Oğlunun küskünlüğünün farkında olan Betül durumu nasıl toparlayacağını hiç bilmiyordu. Zaten Hamit’te ona yardım edecek durumda değildi. Elindeki içki bardağı ile salonda bir aşağı bir yukarı yürüyüp erkenden evden kaçmanın yollarını düşünür bir hali vardı.
- Baban gitmeden sana uğrar, di mi Hamit?
- Haa, tabi tabi uğrayacağım evladım.
- Hadi ben kaçtım o zaman diyerek odasına geçti Gökhan.
Odasına girip kapıyı kapattığında içeride kendisini ne kadar kastığını fark edip gözlerinde ki yaşları tutamayıp ağlamaya başladı. Herkesin üstesinden belki de kolayca gelebileceği bir şeyi Gökhan pek kaldırabilecek gibi değildi. Anne ve babası ile yaşadığı hayatı seviyordu, onlarla mutluydu. Şimdi nereden çıkmıştı bu boşanma. Buna ne gerek vardı. Babası neden o kadar uzak bir yere gidiyordu. Ya özlese onu görmek istese ne olacaktı, okuldan kaçıp babasını mı görecekti. Anlamıyordu ki… sadece onun başına gelmediğinin de farkında idi ama buna tahammülü yoktu. Biraz sakinleşince yatağında doğruldu. Gözyaşlarını silip eline yatağın yanında duran topunu aldı. Sıkıca sarıldı. Sanki ondan güç almak istiyordu. Gerçekten yeni hayatları hakkında endişeliydi. Ne yapacağını hiç bilmiyordu. Tek bildiği hiçbir şeyin eskisi kadar iyi olmayacağı idi. Tam bunları düşünür iken kapısı vuruldu. Babası sesleniyordu.
- Gökhan, gelebilir miyim?
İçeriden ses gelmeyince Hamit kapıyı biraz araladı ve Gökhan’ı yatakta ıslak gözlerle topuna sarılmış bir halde buldu.
- Biraz konuşabilir miyiz? dedi ve cevap alamayınca odaya girip kapıyı kapattı.
Gökhan istifini bozmadan durmaya devam ediyordu. Babası yatağın ucuna oturup konuşmaya başladı.
- Bak Gökhan, böyle olmasını inan bende istemezdim. Ancak hayat böyle bir şey, yapmam dediğin benim başıma gelmez dediğin her şey insanın başına gelebiliyor. Bende bu yuva asla dağılmaz biz asla ayrılmayız diye düşünürken bu hale geldik. Biliyorum bunda Betül’ün hiç ama hiç suçu yok. Ama olaylar bu noktaya geldi.
- Ne oldu ki baba, bizi sevmekten vaz mı geçtin?
- Asla, o nasıl söz. Siz benim en kıymetlilerimsiniz, sizden asla vazgeçmedim. Sizi hala çok seviyorum. Sadece annenle aramızda olan aşk sonlanmıştı. Artık eskisi gibi değildik. O yüzden onun ve benim bundan sonra yolumuza farklı devam etmemiz gerektiğine karar verdik. İnan Gökhan ben gidiyorum gibi gözükse de yani benim için kolaymış gibi gözükse de hiç kolay olmayacak. Sizleri çok özleyeceğim. Bu evi bu hayatı sabah kahvaltılarımızı akşam yemeklerimizi hafta sonu gezmelerimizi seninle yaptığımız maçları… inan bana… ama bu demek değil ki artık bunların hiçbiri olmayacak. Tabi ki olacak. Bizler yine bir araya geleceğiz. Yine birlikte vakit geçireceğiz. Ve inan ki bu herkes için daha iyi olacak. İnan bana.
- Sana zaten inanmıştım baba. Bir daha inanıp yine boş çıkmasını istemiyorum.
- Öyle deme lütfen.
- Ne diyeyim baba hep senin duymak istediklerini mi söyleyeyim, güle güle git, yolun açık olsun, tekneyle yeni yaşantında sana mutluluklar mı dileyeyim… bunu benden bekleme hele de şimdi… asla…
- Anlıyorum. Şu an bana çok kızgınsın. Ama ilerde ne kadar doğru bir şey yaptığımı sende anlayacaksın. Şimdi gidiyorum. Seni arayacağım.
- Arama istemiyorum.
- Peki aramam. Annenden haberlerini alırım.
Dedi ve yataktan usulca kalkarak kapıya doğru yöneldi. Kapıyı açıp tam çıkacakken tekrar dönüp Gökhan’a baktı. Gökhan topuna sarılmış bir halde yeniden gözleri dolmuş giden babasına bakıyordu. Dayanamayıp dönüp oğluna koştu ve onu kollarına alıp sıkıca sarıldı. Kıvırcık saçlarından öpüp kokladı. Ne zaman ki Gökhan’ın ağlaması azaldı o zaman odadan çıktı.
Artık herkesi çok farklı bir hayat beklemekteydi ve hepsi bunu biliyordu.
Beşinci Bölümün Sonu